Sisu Movie Analysis and My Thoughts. (EN-TR) Sisu Film Analizi ve Düşüncelerim.

Hello everyone.
How are you today? I actually feel much better than a few days ago. The first days of August are still hot and suffocating. It's hard not to get tired of this weather. And so is not feeling bad. The world is such a place now that even the summer season is too exaggerated and bad. The old summers were not like this. It used to rain at least once a week in Istanbul. Now I can't even remember the last time it rained.

Herkese merhaba.
Bugün nasılsınız? Ben birkaç gün öncesine göre çok daha iyi hissediyorum aslında. ağustos' un ilk günleri yine sıcak gibi ve bunaltıcı. Bu havalardan bıkmamak elde değil. Ve kötü hissetmemek de öyle. Dünya artık öyle bir yer ki yaz mevsimi bile fazlasıyla abartılı ve kötü. Eski yazlar böyle değildi. İstanbulda haftada en az bir kere yağmur yağardı eskiden. Şimdi ise en son ne zaman yağmur yağdığını hatırlamıyorum bile.

I'm tired of the hot weather these days and I decided to watch a movie called Sisu while drinking cold water again. The weather is so hot that sometimes even cold water is not enough. But luckily I got caught up in the movie and didn't think about this weirdly hot weather for a few hours. Sisu is actually one of the most different topics I have ever seen in terms of subject matter.

Bugünlerde sıcak havalardan bunalıp yine soğuk su içe içe Sisu isimli bir filmi izlemeye karar verdim. Havalar o kadar sıcak ki bazen soğuk su bile yetmiyor. Ama neyse ki kendimi filme kaptırdım ve birkaç saatliğine de olsa bu garip sıcak havaları düşünmedim. Sisu aslında konu bakımından benim için bugüne kadar gördüğüm en farklı konulardan birisi.

I'm tired of the hot weather these days and I decided to watch a movie called Sisu while drinking cold water again. The weather is so hot that sometimes even cold water is not enough. But luckily I got caught up in the movie and didn't think about this weirdly hot weather for a few hours. Sisu is actually one of the most different topics I have ever seen in terms of subject matter.

Bugünlerde sıcak havalardan bunalıp yine soğuk su içe içe Sisu isimli bir filmi izlemeye karar verdim. Havalar o kadar sıcak ki bazen soğuk su bile yetmiyor. Ama neyse ki kendimi filme kaptırdım ve birkaç saatliğine de olsa bu garip sıcak havaları düşünmedim. Sisu aslında konu bakımından benim için bugüne kadar gördüğüm en farklı konulardan birisi.

Source.

This wonderful movie called Sisu is about a man who finds gold in the rural land of Finland towards the end of the Second World War. But this man is not a normal man as we all know. A wild man that no one in the world would ever want to meet. Yes, even if you have weapons, you do not want to encounter this wild man. Because this is such a man that it is very difficult to kill him. It hides very well and escapes very well.

Sisu denen bu harika film konu olarak ikinci Dünya savaşının son günlerine doğru Finlandiya' nın kırsal topraklarında altın bulan bir adam ile ilgili. Ama bu adam hepimizin bildiği gibi normal bir adam değil. Dünyada hiç kimsenin pek de rastlamak istemeyeceği vahşi bir adam. Evet silahlarınız bile olsa bu vahşi adam ile karşılaşmak istemezsiniz. Çünkü bu öyle bir adam ki onu öldürmek çok zor. Hem çok iyi saklanıyor hem de çok iyi kaçıyor.

The name of the lead person is Aatami. Scandinavian names are really different, but I think they are beautiful. Aatami is fighting both against the cold weather and against the Nazis in an uninhabited place in Finland. And it also finds gold. He wants to take this gold he found to the city and sell it. Noticing his gold, the Nazi soldiers chase after him and want to take their gold from him. Not a little, but a few kilos of gold is actually too much for them.

Başroldeki kişinin adı Aatami. İskandinavların isimleri gerçekten çok farklı ama çok güzel bence. Aatami Finlandiya' da yerleşim olmayan bir yerde hem soğuk havaya karşı hem de Nazi' lere karşı savaşıyor. Ve aynı zamanda altın da buluyor. Bulduğu bu altınları şehre götürüp satmak istiyor. Onun altınlarını fark eden Nazi askerleri peşine takılıyor ve altınlarını elinden almak istiyorlar. Biraz değil birkaç kilo altın onlar için çok fazla aslında.

Source.

Although Aatami scared those soldiers at first, they still do not give up because the Nazis realize that they have lost the war, and they think that the only solution is to steal and sell that gold. But for that, they first have to kill a former soldier, Aatami. Otherwise they won't be able to steal the gold. Because the person we are talking about is a former Finnish soldier who killed 300 Russian soldiers in the Finnish-Russian war. And the Russians nicknamed him "Immortal".

İlk başta her ne kadar Aatami o askerleri korkutmuş olsa da yine de vazgeçmiyorlar çünkü Naziler savaşı kaybettiklerini anladıkları için tek çareyi o altınları çalıp satmak olarak düşünüyorlar. Ama bunun için önce eski bir asker olan Aatami' yi öldürmeleri gerek. Yoksa altınları çalamayacaklar. Çünk bahsettiğimiz kişi Finlandiya Rusya savaşında 300 tane Rus askerini öldürmüş eski bir Fin asker. Ve Ruslar ona "Ölümsüz" diye bir lakap takmışlar.

The movie goes really fast because there is tension in almost every minute of it. And of course the action. This is one of the most action-packed movies I've ever seen. Especially when we see that Aatami does not die when someone attacks him, it is a very different feeling. It is also very tense as we do not know who will attack at any moment or what Aatami will do. I really liked this movie. Maybe I'll watch it again in the coming years. And if you watch it, I think you'll like it too.

Film gerçekten çok hızlı geçiyor çünkü neredeyse her bir dakikasında gerilim var. Ve tabii ki de aksiyon. Bugüne kadar gördüğüm aksiyonu en bol olan filmlerden birisi bu. Özellikle Aatami' ye birileri saldırdıkça ölmediğini görüyoruz ya bu çok farklı bir his. Her an kimin saldıracağını ya da Aatami' nin ne yapacağını bilemediğimiz için de baya gerilimli. Ben bu filmi çok beğendim. Belki ilerleyen yıllarda bir kere daha izlerim. Ve eğer izlerseniz sizin de çok beğeneceğinizi düşünüyorum.

Stay well!